19 Ekim 2007 Cuma

DİLSİZ DOSTLARIMIZI KORUYALIM



Bana göre rüyalar insanların günlük yaşam süreçlerinde etkisinde kaldıkları ya da yaşamları boyunca olmasını çok arzu ettikleri istemlerinin veya korkularının şuur altında yer eden kısımlarının, vücut dinlenme halinde ama beyin sürekli çalışırken meydana gelen sanal bir görüntüdür.

İnsanlar, günlük hayatlarında kendilerini veya duygu ve düşüncelerini başkalarına anlatmak, hislerini dile getirmek şansına sahiptirler.

İnsanların bu şanslarından biri veya birkaçı kurallar gereği veya keyfi nedenlerle kısıtlandığında son derece huzursuz olurlar.

Yani özgürlüklerini sonuna kadar yaşamak isterler, özgürlüklerinin kısıtlanmasına katlanamadıkları ve o yürekliliği kendilerinde bulduklarında kısıtlamalara ve haksızlıklara karşı tepkilerini ortaya koyarlar. Bu tepkiler bazen kitlesel, ama çoğunlukla bireysel olarak kendini gösterir.

Kısacası yaşama, beslenme, üreme gibi haklarına sahip çıkıp sonuna kadar savunma iç güdüsü ile hareket ederler.

İnsan dünya üzerinde bir canlı varlık olarak bu haklarını savunur veya elde etmeye çalışırken, yaşadığı dünyada başka canlılarında olduğunu, üstelik o canlıların kendileri gibi ifade şanslarının bulunmadığını çoğu kez göz ardı ederler. Üstüne üstlük o gözardı ettiği canlı gurubunun insan hayatının devamında ne denli önemli olduğu gerçeği ortada iken.



Yavrusunun büyümesi gelişmesi, fiziksel ve ruhsal refahı için her gün elinin altında bulundurduğu süt, bal, yumurta, peynir, kırmızı ve beyaz et gibi insan organizmasının dışarıdan almak zorunda olduğu protein kaynaklarının ne olduğunu, balık etinin içerdiği omega gruplarını vs. yi ancak ve ancak bu göz ardı ettiği ve ikincil saydığı canlı grubundan elde etmek mecburiyetini dahi düşünmeden. Ruhsal sağlık açısından evcil hayvanların getirisini, o dostların kendilerinde ve özellikle yavrularında insan egosunu terbiye rolünü ne kadar üstlendiklerini çoğu kez göz ardı ederek.

Özetle çevreyi hiçe sayarak yıllar yılı yaşayıp giden insan varlığı, o canlıların da, yaşama, iyi muamele görme, yeterince beslenme ve en önemlisi de şefkat ve sevgi görme haklarının olduğunu çoğu kez düşünmezler.

Oysa o canlıların dil yerine gözleriyle neler anlattıklarını, onların da yavrularına nasıl anne şefkati gösterdiklerini, yaban alemde yavru doğduktan sonra düşen yavru zarlarının atmaca vs. gibi yırtıcı kuşları çekeceğini ve o sırada yavrularına zarar verecekleri iç güdüsü ile o yavru zarlarının kendi sindirim sistemlerine zarar vereceğini bilerek ve hiçe sayarak yediklerini, yavruları üşümesin diye onları yalayarak kuruttuklarını bir kez insancıl gözle takip etmek dahi o ikincil görünen canlıların da aslında insanlar kadar pek çok şeyi hak ettiklerini anlamaya yeterde artar bile.

Bilir misiniz ki o canlı dostlarımızın da hayallerini neler neler süsler; sıcak bir yuva, yeterince beslenme, şefkat………

Bilir misiniz ki onların rüyalarını, hep bu özlemini çektikleri güzellikler süsler ve çoğu kez o tatlı rüyalardan uyanmak ve insanoğlunun acımasızlığını görmek istemezler.

Bu dünya hayvanları koruma gününde dilerim tüm dilsiz dostların rüyaları gerçek olur.


H. Yalçın Köksal
Veteriner Hekimler Derneği Yönetim Kurulu Üyesi

4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü dolayısıyla Cumhuriyet Gazetesi; Tarım Gıda Hayvancılık ekinden alınmıştır.

Hiç yorum yok: